John Steinbeck- İnci Kitap İncelemesi











Kitap adı       : İnci
Yazar            : John Steinbeck
Sayfa Sayısı : 102
                                                                                                                                             
Doğru demişler, insan yetinmek nedir bilmez diye. Verirsin, daha çok ister; yine verirsin daha da çok ister. Yetinmek insana özgü yüce(!) bir tutku. İnsanın en önemli özelliklerinden biri, onu elindekiyle yetinen hayvanlardan üstün kılan bir nitelik.     


    Merhabalar. Bu yazımda sizleri La Paz'da yaşayan Kino ile tanıştırmak istiyorum. Kendisi karısı  Juana ve oğlu Coyotito ile yaşıyor. Kino'nun ailesi ve abisinin ailesi çalılardan yapılan evlerde oturulan ve balıkçılık ile geçinen bir köyde yaşıyorlar. Hikayemiz kahramanımız Kino'nun oğlunun bir akrep tarafından sokulması ile başlıyor. Oğlunu iyileştirebilmek için doktora gidiyor. Fakat doktor Kino'nun parası olmadığı için bebeğe bakmayı reddediyor. Kino oğlunun iyileşmesi için gereken parayı bulmak için inci aramaya başlıyor ve şansına daha önce görülmemiş büyüklükte bir inci buluyor. Bu olay kahramanımız için bir dönüm noktası oluyor.  İyi yönde bir dönüm noktası mı yoksa
kötü yönde bir dönüm noktası mı bunu hikayemizin sonlarına doğru  öğreniyoruz. Kino'nun inci bulma haberi bütün kasabada hızla duyuluyor. Kasabalıların her biri büyük inciyi düşünüyor ve inci ile ilgili planlar kuruyorlar. Bu planlar ve inci ile aralarındaki tek engel ise Kino. İnsanlar yavaş yavaş kötü düşüncelere ve şeytani duygulara sahip olmaya başlıyorlar. Tabi ki kahramanımızın da bu inci ile ilgili hayalleri var: oğlunu okutmak, tüfek almak ve karısı ile evlenmek. Peki Kino bu hayallerini gerçekleştirebilecek mi? İnci nasıl bir dönüm noktası olacak? Bunların hepsini kitapta öğreniyoruz. Ben kitabın heyecanını düşürmemek ve sizlere spoiler vermemek için kitabın konusu ile ilgili bilgileri burada bırakıyorum.

    Eserin dilinin sade olması oldukça kolay okunmasını sağlıyor. Okuyucuyu zorlayacak kelimeler yok. Kino inciyi bulduktan sonra olaylar nasıl gelişecek diye merakla okudum. Betimlemeler sayesinde Kino oğlunu doktora götürürken sanki oradaki bir  köylü gibi ya da Kino inci
ararken kanoda siz de varmışsınız gibi hissediyorsunuz. Hikaye kafamda soru işaretleri kalmadan bitti. Biraz daha uzayabilir miydi bilmiyorum. Belki hikayenin büyüsünün kaçabilme ihtimali yüzünden böyle bitmesi benim için hikaye tam yerinde bitmiş  düşüncesini oluşturdu. Birden fazla  hayat dersi alınabilecek bir hikaye olduğunu düşünüyorum.  Ben kitabı okurken sıkılmadan keyif alarak okudum. Umarım sizlerde okuduğunuz zaman keyif alır ve sıkılmadan okursunuz.

      Kitap bizlere Kino ile birlikte insanların para yüzünden ne kadar değişebileceğini öğretiyor. Bambaşka bir insana dönüşülebileceğini görüyoruz. Aynı zamanda insanların ne kadar kötü olabileceğini de görüyoruz.Biz bir şeyler için mutlu olurken çevremizin de mutlu olduğunu sanabiliriz ama çevremizde de mutluluğunu her zaman bizlerle paylaşmayan insanlar olacaktır.
Bazen yaptığımız şeylerin doğruluğuna inanıp çevremizdekileri dinlemeyiz. Kahramanımızın da yaptığı buydu. Ailesi için güzel bir şey yapmak istedi ama bazen güzel sonuçlar getireceğini umduğumuz şeyler bizim için kötü şeylerin başlangıcı olabilir. Bazen hırslarımız bizi çok başka insanlar yapabilir çok başka yerlere getirebilir.

     Kitaptan sevdiğim bir kaç alıntıyı aşağıya bırakıyorum. Umarım sizler de seversiniz.  En sevdiğim alıntı  ise yazımın başında. Bu sözü okuduğum zaman ne kadar haklı bir söz diye düşünmeden edemedim. Ne kadar haklı bir söz değil mi? Çoğu zaman elimizdekilerle yetinmiyoruz. Her zaman daha çok daha çok olsun istiyoruz. Bu daha çok olsun isteğimiz ise bizleri hayatta mutsuz ediyor. Bana kalırsa tabi ki kendimiz için en iyisini istemeliyiz ama her şeyin bir sınırı olmalı.

1-Bir şeyi çok istemek, ölesiye istemek doğru değildi; şansın geri tepmesine yol açardı. İnsan dileğinin gerçekleşmesini ister kuşkusuz, bu nedenle de Tanrı’ya ya da tanrılara yakarır; ne var ki ölçüyü kaçırmamalı, onlara karşı saygılı ve anlayışlı
olmalı, diye düşünüyordu Juana.

2-Oğlum okuyacak, kitapları olacak. Sonra yazacak, yazmayı öğrenecek. Sayıları, hesap yapmayı... Ve bütün bunlar bizi özgür kılacak, çünkü o öğrenecek, biz de ondan öğreneceğiz ve özgür olacağız.

3-Tasarım gerçeğin ta kendisidir, insan bir kez tasarlasa, düşünde canlandırsa gerçekleşmemesi için neden yoktur.

Ben Kino ve ailesi ile tanıştığıma çok memnun oldum. Umarım siz de Kino'nun başından geçenleri okurken keyif alırsınız.



Yorumlar

  1. Çok güzel bi şekilde her yönüyle ele almışsınız yazıyı. Bu kitap pek tarzım olmasa dahi mutlaka alıp okuyacağım. Teşekkürler 😊

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar